20 Kasım 2009 Cuma

Apaçi Kültürü

Bundan 15 yıl önceye kadar yurdumuzun kenar mahallerine mensup gençler, varoş kelimesiyle tanımlanırdı daha çok. Giyinişlerine bakarak sınıfsal olarak direk bir tespitte bulunabiliyordunuz.İstanbul varoşuysa eğer, genellikle Mahmutpaşadan alınma bir ceket ve pantolon. Ellerde tespih. Saçlara yana doğru taranmış. Genellikle grup halindeler tabii.

2000'li yılların sonlarında, bu bölgelerin kaçakta olsa elektrik almaya başlaması ve eskiden çok büyük bir lüks gibi görünen televizyonun ucuzlamasıyla artık gecekondularda 37 ekrandan nasibini almıştı. Varoşlar artık televizyon ekranlarında, diziler veya filmler vasıtasıyla, hayatlarında sahip olamadıkları ve olamayacakları arabaları, evleri, vilları, sosyal yaşantıları yani basite indirgemek gerekirse zenginlikleri görüyordu. Ama onlar bırakın bu zenginlikleri, daha karınlarını bile zor doyuruyorlardı. Onlar insan gibi yaşayamazken bir kısım lüks hayat sürüyordu. Bunlara imrenipte sahip olmamanın dayanılmaz hafifliği, varoş gençlerinde psikolojik olarak olumsuz bir dışa vuruma sebebiyet verdi. Artık varoşların cebine tespihe artı olarak kelebek eklenmişti.
O dönemin zengin çocuklarının korkulu rüyası olmuşlardı onlar. Artık onlara takılan varoş isminin de yerini serseri almıştı. Serseri gençlik!


Köşe başlarını tutan, bulundukları muhite yabancı bir akranları geldiğinde rahatsız eden. Belkide döven, yurdumuzun aykırı çocukları. Aykırılıklarının sebebi onların kötü bir insan olması değildi elbet. Lise dönemimde ki matematik öğretmenimin sık telaffuz ettiği bir laf vardır. "Kötü insan yoktur kötü huy vardır" diye. İçinde bulundakları ekonomik durum da bunları kötü huylara sevketmişti. Bir yanda ayaklarında adidas nike gibi marka ayakkabılar, altlarında levis pantolon, üzerlerinde marka gömleklerle sokaklarda fink atan züppe gençlik. Kendilerindeyse mahmutpaşa malı kıyafetler.

Ekonomik uçurumun yarattığı bu serseri akımı uzunca bir süre sürdü. Ta ki gerek giyim gerek teknoloji alanlarında fason sektörü patlama yapana kadar. Artık bilgisayarla logolar gerçeğinden farksız şekilde çizilebiliyor. Ve tekstil sektöründe orijinalinden ayırt edilemeyecek kadar mükemmel kopya ürünler üretilebiliyordu. 2000'li yılların ortalarına gelindiğinde bu kopya ürünler Türkiye'de neredeyse her yerde satılmaya başlanmıştı. Serseriler benliklerini yitirip kapitalizme yenik düşmüştü. Daha önce televizyonlarda ki dizi karakterlerinde görüp asla alamacayakları derecede pahalı olan kıyafetlerin, gerçeğinden farksız kolpalarını giymeye başlamışlardı. Artık bu aykırı insanları kıyafetlerine bakarak anlamak imkansız hale geldi. Sokak başlarının elleri tespihli ağır abileri, artık üzerlerinde çakma habercorimbie’ler, ayaklarında kolpa tiger'larla piyasa yapmaya başladılar. Böylece bu insanlar kıyafete bakılarak tespit edilemeyecek hale geldiler. Ama kıyafet haricinde her yönden nereden geldiklerini belli ediyorlardı bunlar. Saçlarını dikiş şekilleri, dinledikleri müzikler, yolda yürüyüş şekilleri, bu insanların farklı olduğunu gösteriyordu. Ama artık bunlara serseri denilemezdi. Kolpalarla kapitalizme karşı verdikleri mücadele artık yeni bir tanımla ödüllendirilmeliydiler. Serserilerin bu kapitalizm karşıtı mücadeleleri, Arizona ve New Mexico bölgesinde, Mogollon ve Sierra Madre sıradağlarında yaşayan bir Kızılderili kabilesi olan apaçilerin Amerika’yla olan mücadelesine benzetildi ve bu serserilerin adı artık Apaçi olmuştu. Zararsız ama mücadeleci Apaçiler !

(Apaçi kültürünü anlatan yazı dizimin ilkidir. Bu yazıda kültürün gelişim süreci irdelenmiştir. Diğer apaçi temalı yazımın konusu ise bu akımı hayat tarzı edinmiş gençlerin aşkları olacak. Apaçilerin aşkı başkadır!)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder